Süre: 1 saat
Katılımcı Sayısı: İsteğe bağlı
Koku, iletişim için en temel araçlardan biri. Diğer duyulardan farklı olarak kokulu mesajlar çok daha duygu yoğun aktarılıyor. Neden böyle olduğunu anlayabilmek içinse koku duyusunun nasıl çalıştığını bilmek gerekiyor. Dinleyicide mevcut olan ve pasif olarak sıkça maruz kalınan, ancak varlığının farkında olunmadığından aktif olarak kullanılamayan bir lisandır koku. Hepimizin her gün binlerce kez gerçekleştirdiği bir eylem koku almak ve bu nedenle de ayakkabı boyasından öksürük şurubuna kadar her tür ürün, bir şekilde bu oldukça açık algıya mesaj iletebilmek için kokulandırılıyor. Üreme ve beslenme gibi iki temel içgüdüye yol göstererek insan türünün varlığını sürdürebilmesi gibi biyolojik bir gereklilik olmasının ötesinde, satınalma kararlarını verirken veya ürünü kullanırken işlevine ilişkin kanaat, arzu veya ihtiyaç gereksinimi gibi algıları yönlendirebilme yeteneklerine sahip olması, kokuyu bir anlamda "Pandora'nın Küpü" haline getiriyor. Diğer duyuların aksine iradi olarak kokuyu engelleme yeteneğimiz yok, bu da kaçınılmaz bir uyaranla bizi karşı karşıya bırakıyor.
Atölyemizde hedefimiz; başkasının değil kendi burnunun dikine gidebilme yeteneğini katılımcılara aktarmak veya en azından bu yeteneğe sahip olduğu konusunda bilgiye dayalı bir güven geliştirmenin anahtarlarını ellerine teslim etmek. Günlük hayatın içine gömülmüş olağan deneyimlerde kokunun rolü, bu nedenle, atölyemizde etkileşimli olarak paylaşılıyor.
Görselliğin yorduğu ve görsel mesajın etkisini kaybetmekte olduğu bu zamanda, duyusal pazarlamanın diğer araçlarına müracaat etmek pazarlayanın elini zenginleştiriyor, farkını öne çıkarıyor, tüketiciyle ilişkisini zenginleştiriyor.
Kişisel olarak da kendimizi ait olmak istediğimiz kimliğe taşıyarak bir anlamda kendi pazarlamamızın bir aracı olarak kokuyu kullandığımız tartışılmaz bir gerçek. Atölyemizle ellerimizde olan ancak bilinçli bir şekilde kullanmadığımız bir aracın üç boyutlu modelini gözler önüne çıkarıyoruz. Bu aynı zamanda kendini sorgulamayla başlayan zihinsel bir esneklik olgusunun da kapısını açıyor.
AKIŞ